Le Charme Discret de la Bourgeoisie filmini ilk kez 1993 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi'nde ve hocası olmayan bir 'öğleden sonra dersi'nde izlemiştim. Akabinde daha iyi anlayabilmek için filmi okulun kütüphanesinden süresiz yürütme kararı almış, sonrasında kararıma sahip çıkarak yürütmüş ve bu eşsiz filmi mezun olduğum 1996 yılına kadar en az yirmi kez daha izleme şansına sahip olmuştum. Neredeyse her yıl, filmin bende çokça etki bırakan bir sahnesini 'en iyi sahne' olarak bellemiş ve o sahneyi el yordamıyla bile olsa analiz edebildiğimi kanıtlamak için arkadaşlarımı eve çağırmayı görev edinmiştim. Mezuniyet dönemine kadar neredeyse hiç arkadaşımın kalmamış olmasını yazık ki filme dair yaptığım kötü okumalara bağlıyorum.
Aynı taktiğin siz sevgili arkadaşlarım için de geçerli olduğunu kanıtlamak adına 1996 yılından itibaren filmin benim için en cezbedici sahnelerinden birini çözümlemek peşindeyim; Maoist devrimci kadın karakterin Miranda Büyükelçisi'ne suikast düzenlemek için evine girdiği sahneyi! Ancak analizi yaparken serbest olmayan çağrışımlardan yola çıkarak sadece görsel kodları çözmüş gibi yapıp aslında hiçbir şey söylememiş olmayı amaçlıyorum elbette, tıpkı yıllar önce yaptığım gibi. O halde sahnenin 'seçilmiş eylem' kronolojisine sadık kalarak başlayalım:
Büyükelçinin silahını porselen bir salata kasesinde saklıyor olması: Burjuvazinin kırılgan rahminde saklanan içi boş bir silah, açlık numarasıyla annesinin göğsüne yapışmış cansız bir bebeğin bedenidir.
Büyükelçinin, kadının çantasını koluna takması: Bu aksiyon ertesinde devrimci kadının arzusu büyükelçiye üç şekilde bulaşır; onun sert kalçalarının koca bir Fransız devrim tarihini belgeleyen 'tekrarcı' erotizmiyle, davasına inandıkça giderek sönmüş olan göğüslerinin haz fazlasıyla ve nihayet tıpkı bir jest gibi bedenden bedene sıçrayan eşyasının, yani çantasının muğlak cinsiyetiyle.
Kadının sağ ayağıyla sol bacağını kaşıması: En son Clichy'deki örgüt evlerinin birinde alelacele çorapsız giyilmiş ve üzerinde sado-mazoşistik bir sözleşmenin kurumuş üretral izlerini taşıyan bir ayakkabının yalnızca benzerini okşadığı, benzerini dikizlediği ve benzerini tanıyabildiği bir kapalı devre mastürbasyon!
Aynasını tutturamayan abajurun kırılması: Burjuva aydınlanmacılığını bozguna uğratan devrimci praksisin kısa devresi.
Kilerin anahtarı: Bunuel'in muhafazakar-devrimci kadın cinselliğini açabilecek tek anahtarı, yani kilerin anahtarını bir rüya nesnesi olarak teşhiri! Sam Raimi'nin Evil Dead II filmindeki meyve kilerinde yaşayan Henrietta karakteri, Fransız dişil Maoist muhafazakarlığın Amerikan korku filmlerindeki temsilidir. Henrietta'nın mitolojik bedenine bizi götüren anahtar, düşük yapan kahverengi kemerine rağmen 'bütünüyle inanmış' bu kadının rahim sayfalarını açan paslı anahtarın aynısıdır. Daha sıçramalı bir çağrışımla şunu ekleyebiliriz ki yönetmen Svankmajer, 'Dimensions of Dialogue' isimli kısa filminde göbek salatanın vajinal sembolizmi üzerinde anahtarı ilk deneyen yönetmen olmuştur. İki film arasında 11 sene olmasına rağmen ne hikmetse anahtar paslanmış ancak salata bir biçimde tarihsel tazeliğini korumayı başarmıştır.
Şampanya kadehinin kırılması: Kırılma süreci iki aşamalıdır; önce şampanyanın gerisin geriye dökülüp sonrasında kadehin ileri fırlatılması... Bu şık aksiyon, devrimci ileri atılmanın hedefi olan maddenin, yani kadehin, onun içinde taşınan zihinsel zevk suyundan, yani tözden çok daha fazla ses çıkardığını gösterir. Böylesi bir felsefi savaştan canlı çıkabilen tek nesne, tuhaftır ama yine psikanalizin 'ayna'sı olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder