28 Aralık 2017 Perşembe

Sinemada Mazoşizm


Freudian dürtü kuramı dahilinde mazoşizm olgusunu üç alt tür üzerinden ve antolojik bir yaklaşımla ele alacağım; saldırgan dürtülerin kişinin kendisine döndüğü bedensel mazoşizm, saldırgan dürtülerin cinsel dürtülerle bütünleşerek kişinin kendisine döndüğü cinsel mazoşizm ve saldırgan / cinsel dürtülerin yüceltilerek ahlaki bir hedefe entegre oldukları ahlaki mazoşizm. 

Bedensel Mazoşizm: 

1) Dans Ma Peau (2002): Yönetmenliğini Marina de Van'ın üstlendiği film, tüm olasılıkları kullanarak bedenini kazıyan ve ancak böylelikle arzunun nesnesine / çekirdeğine ulaşacağına inanan kadın karakterin dünyasını anlatır. Filmi izlediğimde, oyuncunun ağız yapısından ve özellikle de dişlerinden yayılan bir saldırganlığın yutulma korkularımı harekete geçirdiğini söylemeliyim. 

2) Crash (1996): Cronenberg'in filmi, sonsuza bölünerek ölümsüzlüğü vadeden travmatik gerçeğin etrafında dönmekte olan karakterlerin öyküsünü anlatır. Nereden kaynaklandığı bilinmeyen ancak bedeni mekan alan bir boşluğu sürekli şarj etmeye çalışan bu karakterler, acının kendini yineleyen döngüsünde ölü olduklarını gizlemeye çalışırlar. 

3) In the Realm of the Senses (1976): Cinselliğin aşırılaştırılarak aşındığı ve nihayetinde kendi ölü ikizini doğurduğu film, arzunun kendi yörüngesinden çıkıp travmatik olana parçalandığı bir öyküyü esas alır. Dürtünün kendi cephesinde yer değiştiren ya da farklı bir cephede karşıtına dönüşen yapısal özelliği, karakterlerin uzun soluklu arzularında kendi dramatik kurgusunu yaratır. 

4) Sweet movie (1974): Yugoslav sinemasının 'Siyah Dalga' hareketinden rengini alan film, yönetmen Makavejev'in sosyalist devrim ve fantazmatik ölüm arasındaki sözde zıtlığa bütünlük kazandırabilmeyi başardığı bir örnek. İçi türlü şekerle dolu devasa gemi 'Potemkin', devrim aşkıyla yanarak kendi tadında boğulan ölü bedenlerin mazoşizmini ve ideolojisini taşımaktadır.

5) Possession (1981): Ötekinin arzusunun yerine kendini koyamadığı ya da koyacak bir kendilik bulamadığı için önce bedeninden ve sonrasında yaşamından intikam alan zavallı Mark'ın öyküsü! Yazık ki filmin yönetmeni gibi onun yaşamı da çok sürmüyor.

Cinsel Mazoşizm: 

1) Conspirators of Pleasure (1996): Filmin epizotlarından biri, 'fantezi & beden' iş birliği tarafından üretilen organik / ahşap bir orgazm nesnesinin öyküsünü anlatır. Gerçekten de öykü, karakterin kendisinden çok ancak onun arzusunda var olabilmiş biricik nesneye aittir. Üzeri çivilerle kaplı bu Düşlenmiş Nesne (Dream Object), animistik bir hamleyle kendi yaratıcısını orgazma ulaştırır. 

2) Maitresse (1976): Psikiyatrist Richard von Krafft-Ebing'in mazoşizm üzerine erken dönem araştırmalarıyla görsel bir paralellik içeren filmin özellikle 'Dungeon' (zindan) sahneleri, adeta 'Psychopathia Sexualis' kitabının fragmanı gibidir. 

3) Sick: The Life & Death of Bob Flanagan, Supermasochist (1997): 'Cinsel' ve 'Bedensel' mazoşizm üzerine yapılmış belki de en vurucu belgesel çalışma, Flanagan'ın 'organize travmatik' yaşamını gözler önüne seren Kirby Dick'nin filmidir. Bir akciğer rahatsızlığı nedeniyle giderek ölüme yaklaşan Flanagan, bu süreci 'zevkle' hızlandırarak acıyı acısından soyutlayan bir mazoşist stratejiyi eyleme koyar. Benzer ve dozu azaltılmış bir diğer belgesel örnek için bkz: Fetishes (1996). 

4) Secretary (2002): Freud'un 1919 yılında kaleme aldığı 'A Child is Being Beaten (Bir Çocuk Dövülüyor)' makalesinin farklı bir vaka öyküsü üzerinden ve yeniden yazıldığı versiyonu... Lee karakterinin poposuna indirilen tokatların dürtüsel ekonominin exchange ofisinde nasıl hazza dönüştüğünün sağlamasını yapan bu ilginç film, kendi mazoşizmini keşfedememiş olanlar için iyi bir başlangıç olabilir. 

5) Singapore Sling (1999): Filmin özellikle giriş sahnesi, 'Anne ve Kızı' konulu sevgi-nefret çatışmasına dayanan çok kapsamlı oedipal bir ilişkiyi dramatik bir oyuna indirger. Matriarkal iktidarı aşamayarak onun ayakları dibine düşen mazoşist 'kız çocuğu', kendi cinsel sınıf bilincini koruyarak ondan aldığı hazla yetinir ve nihayetinde cinselliğini meşrulaştırır. 

Ahlaki Mazoşizm:

1) The Last Temptation of Christ (1988): Wilhelm Reich tarafından kaleme alınan "The Murder of Christ (Dirimin Öldürülüşü - 1953)" çalışmasının birdenbire görselleştiği hissini uyandıran film, insanlığın geleceği uğruna kendi bedenini kurban ederek zihnini sonsuzlaştıran İsa'nın öyküsünü anlatır. 

2) La passion de Jeanne d'Arc (1928): Kendi tasavvur evreninden soyutlanarak yerleşik-dini semboller düzenini kabul etmesi istenen Jeanne d'Arc, mistik fanteziler tarafından esir alınan ahlaki ilkelerinden ödün vermeyi reddeder. Önce Artaud'nun bakışlarında ve sonrasında kovuksuz bir darağacının gövdesinde diri diri yakılan kadın, ne bedene ve ne de zihne ait olan acının merkezinde inadını ruhanileştirir. Benzer bir örnek için bkz: Bergman'ın Persona (1996) filminin başında kendini yakan Budist rahibin (Thich Quang Duc) belge görüntüsü.

3) Hellraiser (1987): Filmin giriş sahnesinde satın aldığı oryantal kutunun cazibesine kapılarak merak dürtüsünü ritüelleştiren karakter, bedenini cehennemi bir mekana dönüştürerek paramparça olmanın zevkini yaşar. Bedenin fiziki yok oluşu, 'tamamına erme' yanılsamasının ve arzusunun ilk evresidir.

TAN TOLGA DEMİRCİ - PSİKESİNEMA DERGİSİ / KASIM - ARALIK SAYISI

23 Aralık 2017 Cumartesi

Frida Milan'da


Bir arkadaşım Milan sokaklarında dolaşırken yapmış olduğum bir kolaja rastlamış. Kitabımı dağıtımdan iki gün sonra sahafta gördüğümde de aynı duyguyu yaşamıştım.