20 Eylül 2010 Pazartesi

Arzunun Simetrisi


Baktığınız yerin durduğunuz yere olan uzaklığı, düşlediğiniz erkeğin yattığınız erkeğe olan uzaklığına eşittir.

14 Eylül 2010 Salı

Anadolu Kadını

Rosa


Klorlanmış havuz suyuyla vaftiz edilen ve adı 'Rosa' olan bir burjuva kadınla aynı mekanı paylaşıyorum. Rosa, ülkede iktidara gelen kadınların kanlı öyküsünü okuyor. Ayağının ucundaki arkası ezik babet sallanarak ayak tabanına organize bir serinlik iletiyor. Rosa'nın babetlerine bakarak ve kekeme bir haz imgesinin ritmik olmayan çağrısına uyarak, uzandığım dilenci şezlongunun üzerine boşalıyorum. Okuduğu 'Yaklaşan Devrim Tarihi' kitabını elinden bırakan Rosa, çırılçıplak elleriyle mayomun kenarından sızan şoklanmış deniz anası kıvamlı dölü avcunun içinde topluyor ve güneş sarısı yüzüne sürüyor. Sonra şöyle bağrıyor çim biçme makinesini çalıştırmakla uğraşan sonradan demokrat babasına:

'Yüzüme sürdüğüm kemiksiz tin, provitamin ve proletarya arasındaki kimyasal açığı kapayacak yakın geleceğin kendisidir. İşçi sınıfını yok ederek sınıfsız bir toplum yarattığını düşünen tüm post kapitalist patronları yok edecek bir silah taşıyorum yüzümde! Bana bakan ölecek! Bana dokunan ölecek!'

Uzaktan kumandalı çocuk refleksli çim biçme makinesinin altında can veriyor baba. Rosa, yüzündeki çocuklarımla birlikte adaşı Rosa Luxemburg'un mezarını ziyarete gidiyor. Aylar sonra Rosa'nın kitabını okumak geliyor aklıma. Bir kadından söz ediyor kitap, yüzü musluk anahtarıyla darmadağın edilmiş bir kadından, külotunda kanlı çimento lekesi... O an Rosa geliyor aklıma ve aniden, kuzeyden rüzgar yiyerek ezilmiş bir babetin içinde uyanıyorum, kemiksiz, aseksüel ve beyaz.

Hidroterapi


Suyun kendini kaldırma kuvveti yoktur!

10 Eylül 2010 Cuma

Entrechat


Mumyalanmış ayağının eczalı sargısı altında kalan ten enkazını ölü atletler müzesine kaldırıyorum. Sana en uzak gezegenin yükü altında dengeni sağlama çaban, yani kendi evrenini sınırlı uzayın içinde konumlandırma arzun, nesnel zamanı zamansızlıkla, sona kaderli hazzı sonsuzlukla takas etmene neden oluyor. Kemikleri törenle alınmış vücudunun politikayı ve sözler tarihini alaşağı eden jesti, mekanikmiş gibi görünen ancak bitkisel olduğu tartışılmaz ödünç bir enerjiyi varlığının merkezine oturtuyor. Ayağından güç alarak kendini kaybettirmeyi başaran bir labirent olma coşkun karşısında bağdaş kurmuş seni izliyoruz. Ensendeki gezegen tümörü, kesişmeyen ve asla kesişmeyecek olan bakışlarımızın kara deliği olmayı sürdürdükçe, tutulmuş nefes kadar statik kostüm tarihin, her şeye rağmen hazdan yoksunlaştırılmış cansız etnisizmin ideal egosunu okşamaya devam edecek.

8 Eylül 2010 Çarşamba

Referandum


Referandumda anal pasif karakterler EVET, anal sadistik karakterler HAYIR diyecek. Ve boykotçular, her zaman olduğu gibi babalarının adını hesaptan düşecek...