Fotoğrafın analizi:
Evlenenler: Slavoj Zizek, Analia Hounie
1) Zizek’in yüzü, okyanusta terk edilmiş ve hızla su almakta olan bir gemi figürüdür. Bu gemi ne post romantiklerin iddia ettiği gibi 'Aşk Gemisi', ne de yaşanmamış yasların edebi enkazı olan Titanik'tir. Zizek'in yüzünde batmakta olan gemi, sadece ve sadece Potemkin'dir. Yazık olan, fotoğrafı Eisenstein'ın çekememiş olmasıdır.
2) Zizek'in yakasında takılı olan kırmızı karanfilin objektife göre sağ, Zizek'e göre sol tarafa devrilmiş olması, karanfilin ya da objektifin bize oynadığı ideolojik bir oyun olarak değerlendirilmelidir. Eğer objektif doğru söylüyorsa Zizek oedipal süreçleriyle uzlaşmıştır. Yok eğer Zizek doğru söylüyorsa şu durumda bu evlilik en fazla beş yıl sürecektir.
3) Zizek'in yüzü, Rocky arketipinin tüm gizlerini açığa çıkarmaktadır. Buna göre ringde yapılan mücadele Zizek tarafından kazanılmış ve ödül olarak da kendisine altın kemer yerine bekaret kemeri takdim edilmiştir.
4) Bu evlilik, Zizek için bir estetik ameliyattır.
5) Analia, haz ve gerçeklik ilkeleri arasındaki farkı sıfır noktasına taşıyarak Zizek'in entelektüel hayatına büyük bir törenle son vermiştir.
6) Analia, güzelliğin doğası ile çirkinliğin plastiği arasındaki mesafeyi kapayarak, yani çirkin geveze entelektüeller için evliliğin estetik bir ameliyat olabileceği umudunu vererek tüm dünyadaki kitap satışlarını hızlandırmıştır.
7) Bu evlilikten sonra entelektüeller ikiye bölünmüştür, Zizek’in kitaplarını okuyanlar, Zizek’in okuduğu kitapları okuyanlar. İki grup arasındaki fark, arzu ve arzu nesnesi arasındaki farka benzemektedir.
8) Zizek için ayna evresi ve gerdek gecesi aynı gündür.
9) Solak yazar Zizek, yıllar yılı Lacan’ın fotoğraflarına bakarak mastürbasyon yaptığı sol elini cebine gizleyerek aile kurumuna olan saygısını, sağ eliyle (hukukun üstünlüğü) ve kavradığı eşi yardımıyla göstermiştir.
10) Analia, Zizek'le evlenerek anatominin bir kader olmadığını, Zizek ise Analia'yla evlenerek her sürçmenin günlük yaşamda bir patoloji ihtiva etmediğini göstermiştir.
hala evli mi?
YanıtlaSilöngördüğün üzere 1 yıla varmadan ayrıldı mı?
mariaa
arzunun nesnesi var mıdır?
YanıtlaSilElbette Karl, arzu ensesttir ve nesnesi de çifte talep üzerine kurulmuştur; annenin ve çocuğun talebi...
YanıtlaSilbu yazının yeniden hortlaması çok hoşuma gitti andré.
YanıtlaSilSevimli olmus. Beynine saglil.. :-)
YanıtlaSilTeşekkürler sevgili aglea ve eleştirel günlük. Ancak madem ki Zizek'i hortlattık, o halde onun isim babası olan Lacan'ı da bir biçimde hatırlamalıyız, o kendini unutturmasa da...
YanıtlaSilhttp://surrealismus.blogspot.com/2010/03/jacques-marie-emile-lacan.html
Ama Lacancı düşünce içinden konuşuyorsak eğer arzunun kelimenin tam manası ile nesnesi yoktur. Kuşkusuz arzunun-nedeni-olan nesne (a) vardır ama ona bildiğimiz manada nesne demek mümkün değil. Arzunun nesnesi yoktur çünkü arzu ancak tatmin edilmedikçe var olur... Arzunun varolma koşulu önünün hep açık olması, hep bir başka'ya doğru açılabilmesidir. Zaten Psikanalizin Etiği üzerine verdigi 7. Seminer'inde (biraz serbest bir çeviri ile) "arzunun ucunu bırakma!" der Lacan.
YanıtlaSilAncak nesne, arzunun var olabilmesi için yanılsamalı bir referans işlevi görür. Tıpkı ihtiyaç ya da talep gibi arzu da nesnesi ile bir ‘ikili oluş’ özelliği taşımaksızın kendini hedef gösteremez. İhtiyaç, kendine karşılık gelen nesne ile doyurulurken, ihtiyaçtan doğan talep, bütüncül olmayan bedenin parçalarıyla yetinir. Arzu ise, kendi anlamını bir nebze de olsun somutlaştırmış olan talebin sınırlarını genişletir ve kısmi olandan bütünsel olana yayılan olanaksız bir nesne-hazzı hedef alır. Ancak, bu iki konumun gölgesi sürekli birbiri üzerine düşse de hiçbir zaman yan yana, iç içe ve üst üste gelemezler. nesne a, arzunun erojen kalıntısıdır; arzunun talebe indirgenmiş sanrısal beden parçalarıdır. Arzunun doyurulamazlığı, eğer onu nesnesi ile ‘ikili oluş’ konumunda düşünmezsek anlamını kaybedecektir. Doyurulamadığı içindir ki ‘arzu nesnesi (ensest arzunun olanaksız nesnesi olan anne)’, nesne a olarak ödünlenir. Bu formülasyonlar dışında, nesnesi olmayan 'biri' varsa o da Jouissance’dır. Onun nesnesi gerçekten de yoktur. Çünkü gösterenler sistemi içersinde yer almaz. Oysa arzu, tam da gösterenler dizgesinin en önemli devindirici gücü olduğu içindir ki primordial nesnesi (anne) ya da onu talebe parçalayan küçük nesneleri (ses, bakış, sürrealizm vs...) ile birlikte var olur.
YanıtlaSil