Gözlerin, kendi kişisel tarihini olumsuzlayan optik bir duygusallık içeriyor. Sen, kendi geçmiş sorunlarından harmanlanarak gelen derin bakış kültürüne bir erkeği hedef ettiğinde, yani basitçe söylersek bir erkeğin tam da gözlerinin içine baktığında, aynı zamanda erkek tarafından bakılıyor olmayı umursamıyorsun. Hayata olan bakışın, birincil narsisistik bütünlüğün parçalandığı bir psikoseksüel evrenin ürünü. Kendini tanrı olarak gören ve sonra da söz konusu tanrıyı gerçeklik ilkesinin gerçekçi olmayan gücüyle parçalayan bu çocuksu dönem, gözlerinde yeniden üretilerek ama aynı zamanda erkeğin gözleri tarafından da ters okunarak, bakan pozisyonunda olan erkeğe yeni bir tanrısallığın kapılarını açıyor. Yani dişil döngüde tanrılar parçalanırken, eril döngüde ise tüm tanrılar, ait oldukları koltuğa oturtuluyor. Kadında tanrısallığın çöküşünün erkek tarafında yeni bir din olarak okunması, senin eril cephede 'içten bir karakter' olarak kodlanman sonucunu doğuruyor. Her türlü trajik müziğin altında teşhir edilmesi gayet mantıklı ve usa uygun bakışların, kendi tahtını ama ne yazık ki erkeğin krallığında yıktığının en etkili göstergesi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder