Bayan Z.Ç. sen ve ben aynı masada oturmuştuk. Duvardaki tenekeden yapılma saat, kurşuna dizilmiş devrimci sesi çıkarıyor ancak hiç kıpırdamadan aynı zamanda sayıyordu. Bir süre sana baktım, tam olarak ne kadar sürdü hatırlamıyorum. Sonra Z.Ç. kalktı ve Donna Summer'ın 'I'm so Excited' plağını koydu. Derisi dökülmüş kırmızı çantandan, avcunun içi büyüklüğünde, iki namlulu silahını çıkarıp duvar saatine ateş ettin. Saatin sesi durdu ancak bu kez de zaman çubukları hareketlendi. Aynı çantadan yarısına kadar içilmiş bir sigara çıkarıp masadaki yanmış kibrit çöplerinden mucizevi bir ateş yakmayı başardın. O sırada Z.Ç. kütüphanede kitap seçmeye koyulmuştu. Hemen kasıklarında biten kalın kumaş desenli bir etek giyimişti. Kitap seçme pozisyonu yıllardır değişmemişti Z.Ç.'nin, vücudunun ağırlığı sağ bacakta, başının ağırlığı sol tarafta... Ona baktığımı görünce çalan parçaya eşlik etmeye başladın. Sürekli aynı yerde sürçüyordu dilin: 'I'm so existed'... Gülmek zorunda hissettim kendimi ancak olmadı. Z.Ç. de gülmedi, kütüphanenin 'Sentaks' bölümünden ayrılarak 'Ensest Komedyalar' bölümüne doğru adımladı. Sana, senin dilinde seni var ettiğimi, bu yüzden dilinin sürekli aynı yerde sürçtüğünü söyledim. Gözlerinden biri kısıldı. Yüzümü ellerinin arasına alarak zamanın terk edilmiş bir gemi enkazı olduğunu söyledin. O sırada Z.Ç. sertçe oturdu masaya. Elindeki kitabı belli bir yükseklikten masaya bıraktı ve yüksek sesle öksürdü. Kitap, 'Korku Sinemasının Psikanalizi' idi. Sinirlenerek ona, kitabın ensestle ve komediyle bir ilgisi olmadığını ve kütüphanedeki yerini değiştirmesi gerektiğini söyledim. İnce organik çoraplarını çekiştirdi Z.Ç. ve kitabın ortasından rastgele bir yer açtı. Açtığı sayfada yüksek çözünürlükte kare bir bulmaca vardı. Etek cebinden bükülebilir yeşil tükenmez kalemini çıkarıp sesli olarak çözmeye başladı bulmacayı. 'Soldan sağa bir: İkinci kadın olmak ya da memelilerde görülen bir kıskançlık biçimi?!' Ben yanıt vermedim, sana baktım ve bu kez sürçmedi dilin: 'I'm so Excited'!... O anda çevresinde oturduğumuz masa yanmaya başladı. Masaya dayanmış kumaşlarımız da masayla birlikte alev aldı. Hiç kıpırdamadan yanıyorduk. Z.Ç. bulmacasına devam ediyordu. 'Yukardan aşağı iki: Yangısız libido?!' Sen yanıt vermedin. Ben yanıt vermedim. Sessizce ve sonsuzca yanmaya devam ettik.
çakışan rüya.
YanıtlaSilkılıç oyunu gibi birşey. rüyaların çakışması.
upuzun, sahipsiz bir sahilde uyandığımı hatırlıyorum. birileri hiç hırpalamadan beni oraya öylece bırakmış. belli ki bir zaman uyumuşum. uyanmak tedirginlik yaratmıyor. herşey bana teslim gibi.
yürümeye başlıyorum. kumda yürümek asfaltta yürümek kadar rahat. yürüme hızım giderek artıyor ve kuvvetim kesilmeden ama bir amaca doğru koşuyormuş hissiyle koşuyorum koşuyorum... ileride bir tepenin üstünde bir ev var. o evi biliyorum.. daha önce ki rüyalarımda da ya içinde ya kenarında bulunduğumu hatırlıyorum. değişen, dönüşen bir ev. bazen baraka bazen şato. tek ortak şey bana aynı ev olduğunu hissettirmesi.
hala koşuyorum. koşuyorum. denizde dalgalarda ben koştukça celalleniyor, kabarıyor. uzaktan gri bir bulutun da bana doğru hızla yaklaştığını görüyorum. yağmurr diyorum ya da yağmur bulutu. bulut yaklaşıyor, yaklaşıyor.. bir arı sürüsü olduğunu farkediyorum ve son anda denize atlıyorum..
harika bir derinlik duygusu .
yüzüyorum yüzüyorum. yorulmadan. sonra neden bilmem kıyıya çıkıyorum. şehrin içinde ve o eve yakın bir kıyı. yoldan karşıya geçiyorum sarmaşık ve uzun dallı ağaçlarla çevrili bir merdivenden çıkıyorum, çıkıyorum.. evin kapısı açık. içeri giriyorum. ortası bir duvarla bölünmüş kızıl-turuncu bir oda.. şömine yanıyor. şöminenin içinde biri kadın, diğeri erkek iki heykel yanıyor. alevler savruluyor, savruluyor
MARİA
hoş geldin maria..
YanıtlaSilLes femmes, sont votre meilleure peur et les femmes, sont votre meilleure fantaisie...
YanıtlaSil