Güneş batmak üzereyken soldaki fotoğraf pozlandı:
Amalfi'den Positano'ya doğru ve ölüme davetiye çıkaran virajlı bir yolda son sürat giderken hiçbir içsel ya da nesnel kışkırtıcı neden olmaksızın ani bir frenle durma gereği hissettim ve kendi kutsal sıcaklığına şirk koştuğu için Mısır'dan İtalya'ya sürülmüş olan güneş tanrısı Aton'un hormonlu-turistik aydınlanmasını arkama alarak birkaç saniye içerisinde ölümsüz boy kompleksimi mucizevi bir biçimde aşabilmeyi -ölebilmeyi- başardım. Sonrasında, topuklu ayakkabı giyen kadınlardan daha yüksekte olmamı bana bağışlayan ve güncel adı Foton olan Aton Tan'rısına şükranlarımı sunarak 2 metre 3 santim olan yeni endamımla birlikte yoluma devam ettim.
Güneş battıktan sonra sağdaki fotoğraf pozlandı:
O gece yazık ki Aton'un Foton'a dönüşmesine benzer bir dönüşüm yaşayan fiziksel yapım gereği hiçbir uyku tulumuna sığmayı başaramadım. Etrafımdaki tüm kadınların uykuya daldıkları bu süreçte, ikinci el libidomun hiç de bana ait olmayan bir nefesle gecenin içine doğru çekildiğini hissettim. O an aklıma ne 'The Young and the Restless' dizisindeki Nikki Newman ve ne de ölüm nedeninin 'nedensizlik' olarak kayıtlara geçtiği Carax'ın 2011 ölümlü karısı Yekaterina Golubeva geldi. Tam da bana ait olmayan gecenin sıkıntısı üzerime çökmüşken aklıma gelen isim nedense Alberto Giacometti oldu. Hayli mistik-mucizevi bir biçimde boy atmış olmanın getirdiği özgüveni de yanıma alarak güneş doğmadan önce onun heykelleri ile ilgili yalnızca tek bir slogan üretmeyi başarabildim:
Slogan: Giacometti'nin heykellerini tıpkı bir sakız gibi sonsuzluğa uzatan cevher, gecenin ışığıdır. Onun figürlerindeki kararsız durağanlık, ölümsüz bedenin anatomik yapısıyla değil, ölümlü arzunun diyafram değeri her saniye değişen kekeme doyumuyla bir form kazanabilir ancak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder