Önce Artaud'yu tanıdım, sonra Godard'ı ve en sonunda Ölüm'ü. Tersten okuduğunuzda önce ölümsüzlüğü keşfedip sonra da intihar etmek gibi geliyor kulağa. Ama nereden bakarsanız bakın, intihar ve ölümün ortasında hep Godard var. Yeri de kendi gibi sağlam. Bir yerlerde söylemiştim, Godard'ın filmleri sinemayı değil Fransızcayı öğretir diye. O halde Artaud'nun delikanlı hayaleti, Falconetti'nin direnişçi ruhu, Karina'nın temkinli / organize katharsisi ve Godard'ın hayli gecikmiş ölümü adına gelin şu fiillere iki ayrı zamanda dahi olsa kaybettikleri özneleri geri kazandıralım.
Je meurs - Ölümsüzüm
Tu partis! - Ölümsüzdün!
Il chante - Ölümsüz
Nous pleurons - Ölümsüzüz
Vous attendîtes! - Ölümsüzdünüz!
Elles rêvent - Çoktan Öldüler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder