12 Nisan 2010 Pazartesi

Gaze


Ne yaparsam yapayım, iki belirtiden kaynaklı onlarca işaretin, sahip olduğumu iddia ettiğim varlığı, hayatımın bir döneminde ve bir süreliğine de olsa kıstırdıkları gerçeğinin üstesinden gelemiyorum. Ses ve görüntü olarak dahil olduğum kurgusal düzene saldıran bu işaretler, onları kabul ettiğim, ancak zihinsel kronolojinin dipsiz noktalarına kadar itelediğim zamanlar farklı, asla kabul etmediğim ve kendi gerçeklik duygumun dışına ötelediğim zamanlar ise daha farklı bir mesajın taşıyıcısı oluveriyorlar. Görüntü ile ses uyumsuzluğundan kaynaklanan, yüzleri tam anlamıyla silik öteleştirilmiş kabuslar ve görüntü ile sesin muhteşem uyumundan türeyen, yüzleri yüzüme dönük, olduğum noktayı damgalayan, böylece orada hiç olmamış olduğum hakikatinin üzerini çizen tanıdık figürler arasında, bakışıma dair öncelikleri sıralarken buluyorum kendimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder