Siyasi devrimleri korku sinemasında öldürülen kadınlardan başkası örgütleyemez! Devrimin, imgesel gerçekliğe dayalı 'bir olma' ütopyası, ancak 'gerçeğin' enerji referansıyla bütünlenebilir. Ölmüş kadınlar, 'gerçeğin' siyasi devrime tek referansıdır. Bu devrimin 'ölü olarak' doğacağı metaforu, tutucu akademisyenlerin aşağılık yorumlarından fazlası değildir. Rosa Luxemburg'un sözde dirimsel sloganları, canları alınmış korku sineması kadınlarının humus kokan adrenalinleri yanında değersiz bir kağıt parçası olabilir ancak.
Onlar olmadan varlığımı nasıl kanıtlayabilirim ki? O kadınlara tapının... Kararsızlığın kesiştiği her noktanın, yaşanmamış yasın kendini haz olarak duyurduğu tüm zamanların habercisidir onlar.
YanıtlaSil