Bayanlar baylar,
Paylaştığım fotoğrafların ilki, doğduğum haberini adında sesli harf olmayan bir Narodnik gazetesinden alan babama ait, yıl 1975... Diğer fotoğrafsa babamın aldığı haberle eş zamanlı olarak lensin batı ucunda beni dikizlemekte olan anneme sunduğum erotik bakışın temsili... Ey insanlar! Bakışıyor olmanın doygunluğu, oraya buraya bırakılan biberonların sunduğu sınırlı oral hazdan da sessiz harflerden oluşan doğum haberlerinden de daha besleyici, daha güçlü...
Ve son olarak paylaştığım şiir, aynı adlı adamın; yani babamın, tam da içinde bulunduğumuz 'Eylül' adına, Eylül ayına yazdığı üç perdelik kelamın yalnızca son iki perdesini içeriyor. İyi doğumlar, iyi kesişmeler, iyi okumalar...
SON DEĞİLMİŞ; EYLÜL YİNE
13.00
13.00
ajans haberleri!
tırnaklarımın arasına dolan kullanılmamış günlerden önce
özgürlük meydanına sırtını dönmüş, önden kopçalı
iki mermer anıtın tülünü açarken hatırlıyorum parmaklarımı
yüzünüzü geçen serin akıntı boğmamıştı henüz sizi
ve cinayet yeri saymıyordunuz henüz göğüslerinizin ucunu
karşı kaldırım kadar uzaktı şehir; bomba tayyareleri, topçu ateşi
kadar uzaktı, İskenderiye’deki iki yüz İngiliz esir
bir düğüm daha atıyormuşum meğer düğümlerinizin üstüne
Ortaşark’tan tebliğler: ah, gözlerinize düşen çöl ve şehir tiyatrosu
22.00
22.00
radyo salon orkestrası
buzlu bira, halis kahve, inhisar şarabı
sizi saadete götüren pudranın rengi ne
ve vadesiz varlığınızın sırrı
N.D.
biraz da 80'lere götüreyim seni...Erses'in yıkımı başlamış,filmini yapacaktın.unuttun mu?
YanıtlaSilŞu aralar beni hiçbir şey bu kadar üzmedi, evden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum.
YanıtlaSil