17 Mart 2013 Pazar

Mezar Günlükleri XII - Robert Desnos



Zaman kendini taşlaştırarak boylu boyunca uzanan bir kalıntıya dönüştü. Sürrealizmin uyku döneminden gelen ve biriktirdiği anları anılarla değiş tokuş eden bu kalıntının gölgesinde, yalnızca O'na, kaybedenlerin tanrısı Hypnos'a kulak veriyorum:

"Aşkı seviyorum, sevecenliğini ve acımasızlığını. Aşkımın ancak bir tek adı, bir tek biçimi var. Her şey geçer. Ağızlar yapışır bu ağıza. Aşkımın ancak bir adı, bir biçimi var. Ve eğer günün birinde anımsarsan ey sen, aşkımın biçimi ve adı; bir gün Amerika ile Avrupa arasındaki denizin üzerinde, dalgaların inişli çıkışlı yüzeyinde, güneşin son ışığının yansıdığı saatte ya da kırda bir ağacın altında, bir fırtına gecesinde ya da hızlı giden bir arabada Malesherbes Bulvarı’nda, bir bahar sabahında, yağmurlu bir günde, yatmadan önce sabaha karşı, de ki kendi kendine: Senin bildik hayaline buyuruyorum bunu..." 

"Seni uzun süre seven tek bendim ve sen bunu bilmedin işin kötüsü. Sen de ölüp gidince, güzel ve hep arzulanır olarak kalacaksın. Ben de ölmüş olacağım çoktan, her yanı duvarlarla çevrili ölümsü bedenimde, yaşamın ve sonsuzluğun ardı arkası kesilmeyen güzellikleri arasında sonsuza kadar varlığını sürdürecek olan senin şaşırtıcı görünümünde. Sen ve sesinin vurgusu, bakışların ve bakışlarının ışıltıları, kokun ve saçlarının kokusu ve daha birçok şey yine de yaşayacaktır bende. Ben ki ne Ronsard’ım, ne Baudelaire, ben ki Robert Desnos’um, seni sevmek için! Ve şu aşağılık yeryüzünde yaşamışlığıma başka bir ün eklemek istemeyen ben." 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder