22 Aralık 2010 Çarşamba

Svetlena'nın Öyküsü


Kadınları en son arkalarından görmeyi ve onları ufkumdan çıkarıp parçalayan keskin köşe başlarının varlığını kabul ediyorum. Uzun zamandır dinlenen bir şiirin ansızın kesilmesi gibi, hassas vücutlar tarafından taşınan hassas kadın yüzlerinin, ilahi bir perspektifle önce içime doğru büyüyüp sonra geçmişime doğru kaybolmalarını kabul ediyorum. Ve törenle yok olmayı istiyorum. Ufalanan bedenim, yüzlerini benden koruyan kadınlara ve olmayan ikiz kız kardeşlerime doğru esip geçmeli. Sırtını bana dönen kadınların tinsel bir cılk yara olan enselerine, aristokrat bir mikrop ciddiyetinde bulaşmak istiyorum. Bakire kadınların nefesleriyle dağılan küllerime, sadece yandan bantlı, yuvarlak burunlu ve alçak topuklu ayakkabı giyen kadınların yas tutmasını istiyorum.

Onun görünmeyen varlığına uzattığım el, yarı yolda ağaç kesiyor ve uzanıp tam yakalayacakken kendisinin olmayanı, ani bir karşı evrimle ufalanıp kurtlanıyor. Onlarca elim ufalandı cennetin yarı yolunda. Onlarca arzum taş kesti, ağaç kesti, antik bir değer kazanıp, başkalarının birikimleriyle, kültürleriyle tokuştu. Başkaları tarafından okundu kadınlarım, başkaları tarafından yorumlandı gırtlağımda sıkışan haz ilkesi. Birkaç zamandır sadece onu istiyorum. Yamuk kesilmiş kaküllerini, çocukluğunun gözleriyle bakan yüzünü istiyorum. Kadınsı çabaya karışmış göksel teşhir yasasıyla kendi ilahi varoluşunu simyevi bir etkiyle 'tepkiye' dönüştüren bu kadının sessiz hırsını ve statik devrimini seviyorum. Bordo deri pantolon giyen ve konuştuğu sözcükleri yalnızca düşlerimde gördüğüm açık sırtlı ve sözlü bu kadını, kendi maymun iştahıma rağmen seviyorum. Oysa onun beklenmedik sözcükleri, tıpkı bir klakson sesi gibi tam ortadan üçe bölüyor geleceğimizi:

- Bana para ver!
- Bordo deri pantolonun içinde, kendi evrim süreciyle sürekli hijyenleşen kirli beyaz bacaklarının üzerine yuva yapmak istiyorum.
- Karnım aç. Beni sadece doyurman da yetmiyor. Diğer kadınlarına benzeyebilmem için daha çok, daha çok para vermelisin!
- Makyaj malzemen bittiğinde, birikmiş personalarımı paylaştıracağım yüzüne, sahtekar bir sözün retoriğini süreceğim dudaklarına, kendisine anlam bulabilmek için dilbilimcilere yalvar yakar yaşayan ikonlar takacağım bakışlarına.
- Çift katlı yara bandı istiyorum gözüne girerken kesikler yiyen tenime. El değmeden paketlenmiş pamuk istiyorum nefes aldıkça kanayan göğüslerime bastırmak için. Para istiyorum! Çok para istiyorum! Hiç bitmesin istiyorum sahip olamadıklarım!
- Sürekli eğilip bükülebilen ve yalnızca sözcüklerin gerildiği bir haç şeklinde vücudun.
- Sağlıklı beslenebilmem için farklı besinlere ihtiyaç var. Para olmadan hiçbirini alamayız. Senin için anıtsal ayakkabılar yerine çürük terlikler giymeye başlamadan, bana en az on kadını baştan aşağı süsleyebilecek ve en az on şairi doyurabilecek kadar para vermelisin.
- Kucağında yatmama izin ver. Diğer kadınlar gibi gizini taklit etmeni ve karıncaların yediği bir ağaç gövdesi kadar doğal olan yitikliğini yeniden yitirmeyi istemiyorum.
- Soğuk kış gecesinde, zengin arkadaşlarından birinin kır evinde seninle aynı yatağa uzanıp siyah ince çoraplı bacağımı sallamayacağım. Ne başımı diğer kadın başlarıyla çürüyen omzuna koyacak ne de elimi sırf sana güven versin diye göğsüne... Soğuk bir sabaha karşı, zengin arkadaşlarından birinin kır evi şöminesinde seninle patates pişirmeyeceğim. Parke döşemeli zeminde, tam da siyah eteğimi sıyırdığın anda, yağlı yağmurlar sürdüğüm ama sadece paralı bir erkeğin kanındaki arzuyla açılıp kapanan organıma girmeni engelleyeceğim.
- Heveslerini sanki benim heveslerimmiş gibi kendilerine yaşatan kadınları seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder