30 Ocak 2013 Çarşamba

Mezar Günlükleri VI - Guillaume Apollinaire


Les Mamelles de Tirésias isimli sahne oyununda 'sürrealizm' sözcüğünü keşfederek bakışlarımdaki tuzu eriten Guillaume Apollinaire'in mezarını ziyaret eden yüzlerce hayaletten (Breton, Ginsberg, Duchamp, Reverdy, Cocteau, Picasso vs.) biri olmanın ve onunla yan yanalığın sonsuz lanetini yaşıyorum. 

Yes, I’ll pass fearful shadows
O certain death, let it be so!

29 Ocak 2013 Salı

Le Surréalisme, C'est Moi

Avucumu tıpkı bir kahve fincanı gibi kapattığım yüzlerde telve izleri ile hayat çizgileri bir biçimde kesişse de emin olun Persona'yı sansürlemek, yüzün kendisini sansürlemekten çok daha zor.

23 Ocak 2013 Çarşamba

Hölderlin Gymnasium

Burada Friedrich Hölderlin-Romantizm ilişkisinden ve bu ilişkinin başta Blanchot olmak üzere sürrealistleri nasıl etkilediğinden söz etmeyeceğim! Tersine, arkamda görmüş olduğunuz Gymnasium'un bir beden eğitimi salonuna sahip olup olmadığı sorusunu paylaşacağım. Ve eğer varsa, Hölderlin Lisesi'nde beden eğitimi ders programının müfredatı nasıl şekillenmiştir, onu da ciddi anlamda merak ediyorum. Lirik bir şairin adını alan mimari taş yığını, yapılan beden eğitimi dersleri sayesinde Alman ergenlerin dürtüsel ataklarını engelleyen bir bastırma duvarına dönüşmüş müdür diye soruyorum kendime. Engellenen dürtüsel atak, Brecht Lisesi'nde başarıyla gestusa dönüşebilirken acaba bastırılan içerik, Hölderlin Lisesi'nde nasıl bir kılgısal (passage à l'acte) sürece yol açmaktadır? Eğer soruların yanıtını biliyorsanız, olası beden eğitimi salonunun nasıl koktuğunu da pekala biliyorsunuz demektir.

17 Ocak 2013 Perşembe

René Magritte'le 105 Saniye

Magritte'in bu fotoğrafı, arkaik süperegomu fena halde harekete geçiren görsel bir sinyal taşıyor. 'Git, gözüm görmesin seni' konulu bu sinyal, neyse ki bebeklik sürecinde oynadığım ve ayrılık anksiyeteme merhem olmuş 'CE' isimli oyunla (Almancası: Fort-Da) az da olsa törpüleniyor. Anın acısını ve yalnızlığımı pıhtılaştırmak adına çaresizce Magritte ile aynı oyunu oynuyorum; bir gözümü utanarak geçmişe, diğerini umutla geleceğe kapıyorum. 

16 Ocak 2013 Çarşamba

Mezar Günlükleri V - Francis Picabia



Francis Picabia'nın kendini mucizevi bir biçimde gizleyen mezarı, zamanın dışında inşa edilmiş bir soyunma kabinini çağrıştırıyor. Bedensel olanın soyularak kendi cürufunu ifraz ettiği bu stilistik kabin, fotonu Aton'a dönüştürebilen bir de vitraya sahip. İlk bakışta özensiz kurgulandığı izlenimini veren camdan yapılma bu tinsel konvertörü çatlatan güç, Picabia'nın tasarladığı mekanik aksam zincirinden kaynaklanıyor olabilir mi?

15 Ocak 2013 Salı

La Poupée



Her ne kadar Lacan, 'Corps Morcelé' ve 'simgesel fallus' referanslarını Bellmer'in eklem erotizmine maruz kalmış infantil oyuncaklarından almış olsa da herkesin iştahla unuttuğu bu montaj ustasını ısrarla hatırlıyor olmamın tek bir nedeni var: Hans Bellmer, yanlış kaynamış sözcüklerden geri dönüşümsüz bedenler üreterek hazzın nihai hedefini büyük bir acımasızlıkla değiştirmiştir. Bellmer'in cinsel siyaseti, dikiz aynasından kendi cehennemini izleyen gözün hikayesidir. 

Blue I

Joan Miró'nun tuhaf bir biçimde saçlarımdan etkilenmiş olabileceğine dair duyduğum soyut-paranoid konumdan beni kurtarabilecek başka bir yapıt bulabilmek umuduyla gerzeklik ve kavramsal sanat arasındaki farkı üretral bir artı değerle kapatabilmiş Duchamp'ın pisuvarına doğru ilerliyorum.

14 Ocak 2013 Pazartesi

R. Mutt, 1917

Liseden beri en çok dokunmak istediğim iki şey oldu; Lee Miller'ın kalçaları ve Duchamp'ın pisuvarı! İlkine dokunabilmek için Man Ray'i, ikincisine dokunabilmek için Fransız konsolosluğunu aşmam gerekiyordu. Hala yaşıyor olmamdan kaynaklı teknik nedenlerden dolayı Man Ray'i aşamasam da yıllar önce Tate Modern'de tanık olduğum sistit dönemden kalma bu nadide parçaya yeniden dokunabilmek için Fransız başkonsolosuyla tarihi bir anlaşma imzalamayı başarabildim. Kendisine armağanımdır.

13 Ocak 2013 Pazar

Mezar Günlükleri IV - Victor Brauner



Öngörülen bir hakikat sonucu kaybettiğin sol gözün, sağ cebimde koca bir mezar taşına dönüştüğünde üzerine isli kalemle not düştüm:

Karpatlar'dan kıvrılarak sonsuzluğa akan 1966 yapımı Victor Brauner hayratı, göz taşın.  

12 Ocak 2013 Cumartesi

Profondo Rosso



Omuzlarımda yükselen çocukluğumun ölü kadınlarını dirilterek beni öksüzlük kompleksinden kurtaran eski Argento sinemasına... 

3 Ocak 2013 Perşembe

Mezar Günlükleri III - Tristan Tzara


Mezar taşlarına dokunarak isim benzerliği yaratmak, ölümü sistematik olarak geciktiren dadacı bir oyundan daha fazlası değildir.

2 Ocak 2013 Çarşamba

Mezar Günlükleri II - Giorgio de Chirico



Komünizmin Noel bayramında kapalı olması, Hz. Jesus ile partililer arasındaki ilişkinin çok şükür düzeldiğini gösteriyor. Neyse ki sürrealist resmin duayeni Giorgio de Chirico'nun mezarı ardına dek açıktı da kendisiyle metafizik resmin melankolik plastiği üzerine konuşma fırsatını yakalayabildim.