23 Mayıs 2014 Cuma

Papin Sisters & Violette Nozière



2 Şubat 1933 tarihinde Fransa'da bir cinayet işlendi. İki kız kardeş, uzun süredir zor şartlarda ve hizmetçi olarak çalıştırıldıkları evin sahibesi ile kızını gözlerini oyarak, vücutlarına kesikler atarak ve başlarını çekiçle ezerek öldürdü. Tarihe 'Papin Davası' olarak geçen olay, Genet'nin, Sartre'ın ve özellikle de sürrealistlerin kaleminde kız kardeşlerin lehine birer söylenceye dönüştü. Olayla ilgili olarak aynı yıl, sürrealist dergi Minotaure'un 26. sayfasında 'Dr. Jacques Lacan' imzalı bir de metin yayınlandı. 'Paranoyak Suç Motifleri' başlığını taşıyan metin, 'zulüm paranoyası', 'yansıtmalı özdeşleşme' ve 'kadın homoseksüelliği' üzerinden 'Papin Davası'nı 'Papin Vakası'na dönüştürüyordu. Bir yandan sınıf savaşının sembolik bir göstergesi olarak aklanan, diğer yandan ise 'deliliğe övgü' sloganıyla mitleşen Papin Kardeşler, küçük kardeş Léa Papin'in kuşkulu ölümüyle (1982 ya da 2001) nihai dokunulmazlıklarını kazandılar. 

21 Ağustos 1933 tarihinde Fransa'da bir cinayet daha işlendi. Bu kez 18 yaşındaki Violette, tren makinisti olan babasını ve ev kadını olan annesini aşırı dozda Barbitüratla zehirledi. Baba olay yerinde ölürken, ilaçlı suyun yarısını içen anne kurtulmayı başardı. İlk cinayete benzer biçimde, özellikle sürrealistler tarafından sembolik bir 'burjuva katli' olarak yorumlanan olay, Noziere'i çok geçmeden yazınsal bir kahramana dönüştürdü. André Breton'un 'baştan aşağı mitolojik' olarak fetişleştirdiği ve Eluard'ın en ölümsüz esin kaynaklarından olan Violette, 1934 yılında çarptırıldığı giyotin cezasından son anda Cumhurbaşkanı Albert Lebrun'ün affıyla kurtuldu. 

Biri Artaud'nun 'Vahşet Tiyatrosu' ilkesine harfiyen sadık kalan, diğeri ise Chabrol'ün melodram anlayışını bir üst düzeye taşıyan ekteki filmler, bu çok katmanlı iki cinayet öyküsünün sinemadaki temsilleridir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder