25 Mart 2009 Çarşamba

Hemen Köşede



Miro'nun 'Carnival of Harlequin' re-prodüksiyonuyla bir kız geçiyor önümden... Koca tuvalin, Tom Waits çalmayan barların ya da domuz ticareti yapan bienallerin duvarlarına asılabileceğinden duyduğum kaygıyla çelmeyi takıveriyorum kıza. Uzun süre sendeleyen kız, birkaç adım sonra kapaklanıyor yere.

Ağlamaya başlıyor, yavaş yavaş kalkıyor yerden... Kolundan tutup yardım ediyorum kalkmasına. Yırtık kotunun daha da yırtılmış olduğunu görüyorum. Sağ gözünün altına doyumsuz çocuk sakızlarından biri yapışmış. Sakızın ucunda kırmızı bir karınca, antenlerini havaya kaldırmış... 'Neden' diye soruyor gözleri yaşlı kız, 'neden çelme taktın bana?' Ona Miro'nun ya da başka bir sürrealist ressamın herhangi bir eserini taşıma ehliyeti olmadığı halde utanmadan elindeki tuvalle önümden geçmesinin affedilmez bir hata olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Sonra da cebimden küçük bir kağıt çıkarıp ona bu ehliyeti alması için okuması gereken kitapları not ediyorum. Kız, kan toplamış titreyen parmaklarıyla notu alıp cebine sokuyor. Ağlayan yüzüne renk geliyor ve ardından şaşkın bir ses tonuyla Miro'nun kim olduğunu soruyor. Bu haksız soru karşısında farkında olmadan boğazına yapışıyorum kızın: 'Sen ve senin gibiler, her şeyden haberdar olduğunuzu düşündürüyorsunuz bana. Bunun için biraz asi görünmeniz, biraz asi giyinmeniz yetiyor. Sen ve senin gibiler, 'önceden kazanılmış bilgi merkezi' rolünü oynuyorsunuz. Dolayısıyla bu önceden örgütlenmiş standarta yetişmeye çalışan bir heves olarak herhangi bir şeyi bildiğim anda sizden sonra bilmiş durumuna düşüyorum, bir şeyi öğrendiğimde sizden sonra öğrenmiş olarak yaşıyorum. Çünkü önceden öğrenilmiş standart bilgi kaynağını asla sıfırlayamazsın; konuşmadığın, ağzını açmadığın sürece o kaynak hep oradadır. Şimdi tam da bu 'standart bilgi' saçmalığına alıştırmışken kendimi, sen kalkmış Miro'nun kim olduğunu soruyorsun bana! Miro, tıpkı tanımadığım baban gibi emperyalist bir kimya mühendisi! Senin vücudundan çıkan enzimleri parfümleyerek yapay bir 'önceden bildiği farzedilen özne' kokusu yaratıyor. Her kim bu kokuyu alırsa, onun bilgi motor devir hızı seninkinin yarısına düşüyor! Baban böylesi güzel bir kızı, yani kendi kızını kullanarak ulaşamadığı bilgiyi erkeklerin boş levhasından sökerek kendi ensest levhasına kaydediyor! Sen, 'önceden bildiği farzedilen özne' parfümünle önüme geçmeye çalışan kimyasal bir converse atığısın!'

Kız, titrek burnundan akan nemli sümüğü kendi ördüğü anlaşılan kalın kazağına silip koltuk altını koklayarak uzaklaştı yanımdan. Miro tablosu, üzerindeki çatlaklara rağmen halen plastik kodlarını koruyordu. İç cebimden ergenlik dönemi sırasında kullandığım parfümlerden birini çıkardım. Sonra da tuvali yerden alıp renklerin üzerine doğru hafifçe sıktım. Ana renklere üç kez, ara renklere sadece iki...

2 yorum:

  1. sevgili miro polisi
    ............
    ...
    ......

    siz bu ehliyeti kaç zamanda aldınız

    maria

    YanıtlaSil
  2. 1990, Nisan
    1992, Eylül

    Tam iki yılda.

    YanıtlaSil