2 Şubat 2012 Perşembe

2 Şubat 2012 - Rüya


Bursa Kültürpark'ın ilk kapı çıkışından belediye otobüsüne biniyor ve en arka beşli koltuğa oturuyorum. Otobüste elli yaşlarında kravatını ceketinin arkasına atmış bir şoför, onun muavini kılıklı dişini kürdanla temizleyen bir adam ve kırklı yaşların ortalarında üç tane de kadın var. Kadınlar ayrı koltuklara oturmuş, yüksek sesle birbirlerine çingene usulü laf atıyorlar. Trafik olmamasına rağmen otobüs oldukça yavaş gidiyor. Bir süre sonra kadınlardan ikisi oturduğum koltuğa doğru geliyorlar. Birisi sol cam kenarına, diğeri ise sağ cam kenarına oturuyor. Tam ortalarında kalıyorum. Solumda oturan kadın oldukça çirkin ve fahişe görünümünde olmasına rağmen zevkli bir giyim tarzı var. Sağımda oturan kadın, hem çirkin ve hem de kötü giyinmiş. Kendisine bol gelen ve isimlik kısmında 'Vezneciler' yazan asker montu özellikle dikkatimi çekiyor. Üçüncü kadın ise muavin ve şoförle yüksek sesle konuşuyor. Bir süre sonra solumdaki kadın, yarım bana dönerek bacak bacak üstüne atıyor ve sağ bacağını benim bacağıma temas ettirip yeniden ayırıyor. O an garip bir arzuyla dizimi kadının bacağına doğru çaktırmadan götürüp, otobüsün arada sallanmasını da fırsat bilerek değdiriyorum. Bunu hisseden kadın, aniden sol elimi tutarak cinsel organına doğru götürmeye çalışıyor. İlk kez o an bakıyorum kadının bütününe ve kasıklarına kadar çektiği eteğinin altından, apaçık teşhir ettiği cinsel organıyla karşılaşıyorum. Bir yandan elimi kadından kurtarmaya çalışıyor, diğer yandan patlıcan moruna çalmış ve yarığından kanlı zift rengi sıvı akıtan bu biçimsiz organdan uzaklaşmaya çalışıyorum. Nihayet sonunda elimi kadından kurtarıyor ve yerimden kalkmaksızın otobüsün durması için kendime en yakın direğin üzerinde bulunan kırmızı düğmeye basıyorum. O sırada kadınlar gülmeye ve beni aşağılamaya başlıyorlar. Ben de son bir cesaretle, otobüste istediklerini yapamayacağımı ama evime gelebileceklerini söylüyorum. İkisi de kabul ediyorlar ancak tam o sırada otobüs, Çekirge Meydanı durağında duruyor. Arka kapı açılıyor. Kadınların teklifimi kabul etmelerini fırsat bilerek şoföre yüksek sesle inmeyeceğimi, düğmeye yanlışlıkla bastığımı söylüyorum. Şoför, dikiz aynasından bana bakıp, 'seni şimdi yok edeceğim' diye avazı çıktığı kadar bağırıyor ve sonrasında müthiş bir tepkiyle el frenini çekip benimle kavga etmek için otobüsten aşağı iniyor. Otobüsün arka kapısına geliyor ve aşağı inmemi istiyor. Kadınlara küçük düşmemek için aşağı iniyorum ve tam o sırada şoförün yirmi yaşlarında bir delikanlıya dönüştüğünü görüyorum. Bana, sert bir ses tonuyla düğmeye basıp da otobüsten inmeyen insanlara neler yaptığını anlatmaya başlıyor. Anlattığı öyküleri birkaç korku filminden çaldığını düşünerek bu kez ben onu fena halde aşağılamaya başlıyorum. Cahil, zavallı bir insan artığı olmakla suçluyorum onu. Bu ağız dalaşının uzayacağını anlayan delikanlı, üzerindeki tabelada 'Vezneciler Birliği' yazan bir binaya giriyor. Ben de yeniden otobüse dönüyorum. Yine en arka-orta koltuğa oturuyorum. Otobüs bu kez biraz daha kalabalık olmasına rağmen kadınların yerinde olmadıklarını görüyorum. Başka bir şoför kapıları kapatıyor ve yola devam ediyoruz. Bir süre sonra ön koltukların birinden oldukça kilolu, bıyıklı, ellili yaşlarda bir adam kalkıyor ve tam önümde duruyor. Adamın suratına bakmaya çekiniyorum. O sırada yüzüme bir şey çarpıyor ve hemen sonra önüme 50 kuruşluk madeni para düşüyor. Hızla adama bakıyorum. Parayı onun suratıma fırlattığını anlıyorum. Sert bir ifadeyle yanıma oturuyor ve belindeki tabancasını gösteriyor. Elbisesi, kolonyalı mendil ve lahmacun kokuyor. 'Siz kimsiniz' diye soruyorum. Az önce kavga ettiğim şoförün 'Vezneciler Birliği' başkanı olduğunu, eğer onu aklımdan çıkarmazsam beni belindeki silahla öldüreceğini söylüyor. Veznecilerin görevlerini soruyorum adama ve o anda daha da sinirlenip belinden silahını çıkararak kasıklarıma dayıyor. 'Onu aklından çıkaracaksın yoksa tüm banka soygunlarından sen sorumlu olursun' diyor. Ben de çaresiz, adamın isteğini kabul ediyor ve 'tüm hesabı' kapattığımı, içinin rahat olmasını istiyorum. Bunun üzerine adam, şoförle dikiz aynasından göz göze geliyor ve elini kullanarak çözemediğim tuhaf bir jest yapıyor. Şoför jesti görünce duruyor, arka kapı açılıyor ve adam, belindeki silahı örtmeden aşağı iniyor. Otobüs kötü bir kalkışla yeniden hareket ediyor. O an başımı geri çevirip adama son bir kez bakmak istiyorum ve onun indiği otobüs durağının adı gözüme çarpıyor: Vezneciler Durağı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder