25 Ağustos 2008 Pazartesi

Zoe Tamerlis Lund'a Mektup






Adın Zoe Tamerlis Lund... 1999 yılında yüksek dozda eroin, kalp krizi geçirerek ölümüne yol açtı. Sana, üniversite yıllarında, tam olarak ölümünden iki sene önce bir mektup yazdım. Yaklaşık bir ay sonra ajansından yanıt geldi, daktiloyla yazılmış mektupta, sana yazdıklarımı okuduğun ancak gördüğün yoğun tedavi yüzünden yanıt veremediğin belirtiliyordu. Ayrıca şöyle bitiyordu ajansın mektubu: ‘Zoe, düşme korkunuzu kırılgan arzularınıza bağlıyor. Size önerisi, bir an önce ülkenizi terk etmeniz...’ Az önce annemin çeyiz sandığında, ajansının elime ulaştırdığı mektubu buldum ve sonra uzun uzun sana ne yazmış olabileceğimi düşündüm:

"Gölge ve ışık arasındaki anatomik yalnızlık, sevgili Zoe Lund!... Bağımsız Amerikan sinemasının kendini özenle yeteneksizleştirmiş imzası Abel Ferrara’nın ‘Ms.45: Angel of Vengeance’ filmini izledim az önce ve seni ilk kez orada gördüm. Yaşama savaşı veren bir vücut temsilinin içinde, kendi yalıtkan tarihinde durmaksızın çırpınıyordun. Uzaysı bir yastık gibi çarptıkça geri gönderen, dokundukça ‘dokun’ nesnesini başlangıç noktasına döndüren o zamansızlık imgesi dudaklarını gördüm. Filmin bir sahnesinde, sadece kendini izlemeye programlı gözlerinden yayılan sınırsız baştan çıkarma tepkisi, boğumsuz gırtlağında sıkışan intikam arzusunu büyük bir hızla kadınlaştırıyordu. O an ‘yalvarırım dur’ dedim, ‘beni yaşıyor olmaktan dolayı utandırma’... Şu an hala aynı utancın etkisi altındayım. Elindeki silahta kalan ‘yetenekli oyuncu’ ve ‘mahveden melek’ kokusu arasındaki kurgusallık, sana olan uzaklığımın çaresiz kanıtıdır. Zoe Lund! Sana ulaşmak istiyorum. Ancak bu amaçla her ayağa kalktığımda yakalandığım düşme korkusunu bir türlü yok edemiyorum. Şimdi filmi bir kez daha izleyecek ve kendi dışındaki gerçekliği tek bir ‘duruşla’ düzenleyen şu varlığına dua etmeyi sürdüreceğim... T.T.D - 02.04.97"

Zoe Lund! On sene önce damarlarına çöken Paris kentinin antik kalıntısıyla yaşamını sonlandırdın. Steril bir iğne ucunun koluna yaydığı ‘stop motion’ çürüme, hayata karşı gösterdiğin uyumsuzluğun grafiği oldu. Kimyasal bir atıktan daha fazlası olmayan cesedini kucaklamak için sayısız kez karar vermekle uçak biletlerini köprü altında yakılmış varil ateşlerinde yitirmek arasında yaşadığım çelişkiler yok artık. Kendine has tek alışkanlık olan ölümünle birlikte tüm arzuları ve tüm hevesleri büyük bir törenle yok ettin. Annenin armağanı olan İsveç yapımı tabutundan, bileğine kadar taşmış çıplak ayağını dudaklarına sürten küçük bir çocuk olmak için sahip olamadığım herşeyi vermeye hazırım, öngörülmeyen cesaretin karşısında giderek küçülen beş para etmez varlığımı bile... Rahat uyu Zoe Lund!... T.T.D - 25.08.08

1 yorum: