20 Ekim 2011 Perşembe

19 Ekim 2011 - Rüya



Bir yüzü tamamen camdan oluşan lüks villanın oturma odasındayım. Sandalyeden kalkıyor ve içerideki odaların birine geçiyorum. Aile bireylerinin uykuda olduklarını görüyorum. Başlarının tam üzerindeki boşluğa ne zaman uyanacaklarına dair plastik bir saat asılı. Bir süre daha uykuda olacaklarından emin olduktan sonra yeniden oturma odasına geçiyorum. O sırada eve doğru altmış yaşlarında bir kadının yaklaşmakta olduğunu görüyorum. Koyu sarı saçlı, saçları üstten toplu, ucuz bir elbise takımı ve küt burunlu, çirkin topuklu ayakkabıları olan bu kadını tanımasam da ona karşı tarif edilemez, müthiş bir nefret duygusuyla doluyorum. Kadının, evin önüne kadar gelmesini bekliyor ve içerideki insanları uyandırmadan el işaretleriyle onun defolup gitmesini istiyorum. Yaptığım el-kol hareketlerine rağmen kadın oldukça dramatik biçimde gülümsüyor ve cebinden kıpkırmızı bir elma çıkarıyor. Ona karşı duyduğum nefret artıyor, hızla nefes alıp vermeye başlıyorum. Kadın, sağ ayakkabısını yavaşça çıkarıyor ve elmayı ayakkabısının içine koyuyor. Duyduğum nefretin yerini yüksek dozda bir cinsel saldırganlık alıyor. Neden böylesi bir duygu tarafından esir edildiğimi düşünmeye başlıyorum. Bastırmış olduğum bir takım dürtülerin su yüzüne çıkmış olabileceğini düşünüyor ve dürtülerin hangi anılara bağlanmış olabileceklerini hatırlamaya çalışıyorum. O sırada rüyada olduğumu anlıyorum. Bu müthiş avantajı, bastırdığım her şeyi bilincime tanıtmak adına kullanmam gerektiğini düşünüyorum. Ancak rüya görmenin 'bilinç' ile olan tezatlığını hatırlayıp yine de geçmişime odaklanmayı sürdürüyorum. Önce, çocukluğum sürecinde işkenceye uğrayıp uğramadığımı hatırlamaya çalışıyorum. İlkokul ve anaokulu dönemlerini aklıma getiriyorum. İlkokul hatıralarım temiz çıkıyor, anaokulu döneminde ise öğretmenlerim tarafından dövülüp dövülmediğimi hatırlamaya çalışıyorum. Bu sırada yaşlı kadın, içinde elma olan ayakkabıyı yavaşça ayağına giyinerek topuğuyla elmaya hafif bir baskı yapıyor. Elmanın çatlama sesi duyuluyor. Anaokulu hatıralarıma geri dönüyorum. Dövüldüğüme dair hiçbir anı gelmiyor aklıma. Sadece ders aralarında çişimi yaparken can sıkıntısından sürekli yukarıya baktığımı ve 'Visam Lord' isimli sifon markasıyla karşılaştığımı hatırlıyorum. Yaşlı kadın, yeniden ayakkabısını çıkarıyor ve ikiye bölünmüş elmayı ayakkabının içinden alarak bölünmüş olan yarısını, cebinden çıkardığı bir mektup zarfının içine yerleştiriyor. Ona karşı duyduğum cinsel merkezli nefret, önünü alamadığım bir cinsel arzuya dönüşüyor. Camla kaplı evin cam kapısına doğru ilerliyor ve kapıyı açıyorum. O sırada yaşlı kadın tarafından saldırıya uğrayabileceğimi, hatta kadının evdeki tüm aile bireylerini öldürebileceğini düşünüyorum ancak yine de cesur bir hamleyle içinde yarım elma olan zarfı kadının elinden kapıyorum. Bunun üzerine kadın, elini eskimiş mantosunun cebine sokuyor ve bir fotoğraf çıkarıyor. Fotoğrafta, çirkin bir ayağın, çürükçe sayılabilecek bir elmayı parmak ucuyla ezdiğini görüyorum. Bu fotoğraf ile daha önce internette karşılaştığım ve fotoğrafı kaydettiğim geliyor aklıma. Yaşlı kadın, yeniden ayakkabısını giyiniyor ve geldiği yere doğru dönerek yürümeye başlıyor. Ben de onun peşinden yürümeye başlıyorum. Kafamda onun tarafından 'terörize' edilmek düşüncesi var. Bu düşünce beni müthiş derecede heyecanlandırıyor. Birkaç adım atmışken, yaşlı kadınla ilgili düşüncelerimin aile bireyleri tarafından okunabileceğine dair tuhaf bir korkuyla son bir kez cam eve bakıyorum. Geriye döndüğümde, yaşlı kadının ortadan kaybolduğunu görüyorum. Elimde sıkıca tuttuğum zarfın ön yüzeyine bakıyorum ve 'Orgone Research Laboratory, Oregon' titrek el yazısıyla karşılaşıyorum.

4 yorum:

  1. bir yerde rüyaları not ederek bir süre sonra kontrol altına alabileceğimizi okumuştum. sen de artık istediğin gibi rüyalar görebiliyor musun?

    YanıtlaSil
  2. "koyu sarı saçlı, saçları üstten toplu, ucuz bir elbise takımı ve küt burunlu, çirkin topuklu ayakkabıları olan bu kadını tanımasam da ona karşı tarif edilemez, müthiş bir nefret duygusuyla doluyorum"

    Aslında burada betimleme kafamda cici canlanmıştı taki senin nefretine kadar bir anda gözümde cadıya büründü...

    YanıtlaSil
  3. Rüyaları kontrol altına alırsan içkiyi bırakmak zorunda kalırsın.

    YanıtlaSil
  4. 'Bir garip rüya rengiyle
    Uyuşmuş gibi her şekil,
    Rüzgarda uçan tüy bile
    Benim kadar hafif değil.'


    http://www.youtube.com/watch?v=vZYbEL06lEU&ob=av2e

    YanıtlaSil