3 Nisan 2010 Cumartesi

Fort / Da


Şayet ‘O’ diye birisi varsa, şayet ‘O’, arzunun çıktığı yer ve onun hedefi arasında süregiden yanılsamalı devinimin çürümekte olan zaman algısıysa, şayet ‘O’, kırılmış bir çarkın kendi çevresi etrafında dönerek çıkardığı sözcük sesleriyle aşkı ölümden koruyan ‘şey’ ise, O’nun, kendim ve kendilik arasında ‘O’ olmayan bir öteki tarafından yaratılmış olduğuna eminim. Giderek hacimlenen boşluk duygusu, kendi sınırsızlığını O’nun sayesinde yanılsamalı bir gerçeklik algısına dönüştürdüğünde, aşk eyleminin koordinatları da kişisel tarihinize yazılmış olur. Yaşayamadığınız anda yasa bürünen, kendisinden uzaklaştıkça peşinizi bırakmayan, gözlerinizi açtığınız anda sizi yok sayan o büyük aşk, tıpkı bir nefes ya da ruh gibi genleşerek sahip olduğunuz her şeyi daha da yüksekten izleme fırsatını sunan bir prova kayıttır.

7 yorum:

  1. okuduğum en derin, tahrik edici ve muhteşem "O" yazısıydı... erik çiçekleri gibi...

    YanıtlaSil
  2. 'Yaşanmama sonrası yas' duygusu, hayatımın her anında takıntı düzeyinde sürüklendiğim bir duygu aslında. Yaşamadığınız bir sürecin yasını nasıl tutarsınız?

    Freud, 'Mourning and Melancholy' metninde, yas tecrübesini, yaşanmış olandan hemen sonra biriken bir tür travmatik 'acı' duygusunun dağılış süreci olarak çözümlüyor. Ben de bu metnin ötesine giderek, yaşanmamış bir duygunun yas sürecini formüle etmeye çalıştım. Okumuş olduğun yazı, yalnızca bunun bir parçası, başka metinler de var... Çünkü bana kalırsa yaşanmamış olanın yası (yanamadan biriken bir yakıt gibi) yaşanmış olandan çok daha ağır, bedensel karşılığı olmayan kopuk bir 'acı' duygusu üretiyor.

    YanıtlaSil
  3. metnin verdiği sızı geceden beri bir dolu bağlantı oluşturdu zihnimde. yorumunsa metin kadar derin yine. teşekkür ederim andré...

    YanıtlaSil
  4. Bu bağlantılar önemli işte...

    Çünkü gösteren'in kuralları ile ilgili iki önemli önerme var:

    1) Bir gösteren, ancak başka bir gösteren için gösterendir.

    2) Tüm gösterenler özdeştir.

    Yeri gelmişken bu iki madde ekseninde konuşmakta yarar var: Ulus Baker'in yazısında söz ettiği 'başkalarının rüyalarına yakalanmak felaketi', psikanalitik kuramın başarısızlığına gönderme yapan bir felaket olarak değil, tam da psikanalizin zaten hedefi olan bir gerekliliğe uygun olarak yorumlanmalıdır. Bu noktada senin zihninde oluşan bağlantılar ve benim ortaya koyduğum çıkarımlar özdeştir. Biri diğerinden daha az ya da daha çok derin olamayacağı gibi Baker'in 'yakalanmak' olarak olumsuzladığı süreci, üretken arzuyla (kendini üreten) işleyen bir dile dönüştürürler.

    YanıtlaSil
  5. O, O olmayan öteki parantezinde ve aşkınlık-içkinlik paradoksunda bilinmezliğiyle "bilinemezlik kesin bilgisi içerisinde us-dışına yerleşiyorsa, gerçeklik algımın herhangi bir görünümünde yanılsamalı olmaya yazgılı olduğunu bilerek ve kimbilir ne zamandır devam eden ve insanın üstüne bir ölü toprağı gibi yığılan yas'ın imkansızlığı, yasla birlikte herhangi bir duygunun kimyanın imkansızlığı ve dolayısıyla prova kaydın (da) kırılan çarkı ( çünkü sahip olduğumuz şeylerin karanlıkta kalan yanlarıyla birlikte kapalı bir bilgiyi imkansız kılışı), tüm varoluşun ve yokoluşun imkansıza evrildiği yerde boşluğun tarifi mümkün olmayan ve körlüğü arzulanır bir engele dönüştüren bitimsiz olanaklarla olasılıklarla görüntülerle seslerle bağlamından koparılmış zeminsiz sesler dahil işgalinde içi dışı yanı yönü kalmamış olmayı dilemek. bitmeyi dilemek. işe yaramanın, faydanın, fonksiyonun, bağıntının ve dahi us-dışının tahmin edilemez vergilerinin ötesinde bir tutunamamak dahi bulamamak, bir tür hiçlik bile bulamamak, kaybolmak... ve herhangi bir sokakta herhangi bir insan gibi görünmek.. herhangi bir yerde herhangi bir kırık plak gibi görülmek

    YanıtlaSil
  6. hmm
    bana sorarsanız
    yaşamadığınız bir sürecin yası ''içinde olası tüm hayalleri barındırdığı'' için daha anlaşılırdır.(x)
    yaşadığımız bir sürecin yası belki formüle edilebilir o da (x-1) dir ki daha eksik yas olabilir daha fazla değil. bana göre!
    mariaa
    biraz daha düşüneceğim bunun üzerine!

    YanıtlaSil
  7. Fezanın dayanılmaz hafifliği, profil fotoğrafınızın işlevsel gücü, kırık plağın parçalarını bir araya tutturmaya çalışan yarı otomatik bir kapitone makinesinin çalışma dinamizmini andırıyor.

    YanıtlaSil