tag:blogger.com,1999:blog-6763971949954027394.post7863251225025748432..comments2023-03-25T09:33:29.122+00:00Comments on S U R R E A L I S M : "Hep Aynı Biçimde Düzüşüyor Olmaktan Yorgun Düştük"SURREALISMhttp://www.blogger.com/profile/09733558776657738177noreply@blogger.comBlogger3125tag:blogger.com,1999:blog-6763971949954027394.post-62507650564388253232009-08-20T12:27:23.771+01:002009-08-20T12:27:23.771+01:00Tüm 'gerçeklik' modelleri, gerçeğin ta ken...Tüm 'gerçeklik' modelleri, gerçeğin ta kendisi olma iddiası taşırlar. Ancak ben, 'gerçek'ten söz ederken onu 'gerçeklik'ten ayırmanın gerekliliğine inanıyorum. Çünkü 'gerçeklik', 'gerçek' tanımını soyutlaştırarak -bir bakıma çoğaltarak- eninde sonunda onu bir yanılsamalar oyununa dönüştürür. <br /><br />Sürrealizm ise 'gerçeklik' düşüncesini aşarak gerçeğe ulaşma iddiasındadır. Bunun için nesnel idelerden ve onun yapısal işleyiş zihniyetinden uzak bir paralel 'gerçeklik' yaratır. Buradaki gerçeklik, tıpkı sanat gibi 'gerçek' olanın sırrını ortaya çıkaracak bir araç olarak düşünülmelidir. <br /><br />Böyle bir aygıt modelinde sürrealist olabilmek için belli bir üretim ağına dahil olmak ve gerçek olanın teşhirine hizmet etme koşulu ön plandadır. <br /><br />Sürrealist olabilme şartı ile ilgili geçmişten kalma bir soru-cevap yazayım: <br /><br />Soru: Herkes sürrealist olabilir mi sizce?<br /><br />Yanıt: Herkes sürrealizme inanabilir ancak hayır, sürrealist olamaz.<br /><br />Soru: Neden?<br /><br />Yanıt: İçsel siyaseti kışkırtan ve programlayan kısmi patolojik evren, çocukluk ve öncesi süreçlerde temelleri atılan; kültürel kazanımla oluşmayan ancak beslenebilen bir evren. Bu yüzden sürrealist olabilmenin kökleri kişisel tarihin ilk yıllarına dayanır. Patolojik süreçler ağının, merak ve sürrealizm hedefinde ‘bilgi’ ile beslenmesi sonucu sürrealist olabilmenin dinamikleri çıkar ortaya. Sürrealizm eleştirmeni olmak ya da sürrealizm üzerine kuramsal çalışmada bulunmak tüm bu süreçlerin dışında, sadece inançla ve kültürel kazanım tercihleriyle ilgili ancak ‘sürrealist ürün’ ortaya çıkarabilmeniz için böylesi bir yönteme ve dahası evrene sahip olmanız gerekiyor. Breton’un temellerini attığı ilk sürrealist grupta bu patolojik ortaklık birkaç kişinin dışında oldukça güçlüydü. Oysa günümüzde sürrealist olarak geçinen pekçok grubun yapıtlarına göz attığınızda böyle bir ‘arızalı’ ortaklığın oluşmadığını rahatlıkla görüyorsunuz. Bir de ‘grup’ biçimi korunarak ve sürrealizm adı altında saçmasapan tanımlamalar, varyasyonlar çıktı ortaya. Şunu bilmekte yarar var ki ‘pop sürrealizm’ olarak adlandırılabilecek bilgisayar çalışmaları, tüketime yönelik moda tasarımları, reklam mantığı hizmetinde ortaya çıkarılan ürünler, sürrealizmin organik düşünce sisteminin ve onun patolojik evreninin kesinlikle dışındadır ve sürrealist olarak sınıflandırılamazlar.SURREALISMhttps://www.blogger.com/profile/09733558776657738177noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6763971949954027394.post-84193601248636917202009-08-20T10:30:17.470+01:002009-08-20T10:30:17.470+01:00Çok tatlı bir söyleşi olmuş bu.. Fakat söyleşilerd...Çok tatlı bir söyleşi olmuş bu.. Fakat söyleşilerde, biliyorsunuz, bir çok ayrıntıya giriliyor. Bu gayet doğal. Söyleşmenin amacı da bu.. Lakin söyleşilerde ve özellikle bunda, bir çok şeyi sanki çarçabuk söylemek gerekiyormuş gibi bir durum mevcut. Sonrasında işler karışıyor biraz..<br /><br />Meselenin sinema açısından değeri bir yana söyleşiyi okuduktan sonra zihnimde nesneler, semboller, mitolojik karakterler, dinlere ve ayinlere ilişkin ayrıntılar, ülkeler, coğrafyalar, sömürü vs. uçuşup durdu. Bu, sadece bir söyleşide bildiğiniz ya da anlatmak istediğiniz şeyleri çarçabuk ifade etme isteğiyle ilgili bir durum olmasa gerek. Sözü edilen pek çok şey, "gerçek" dediğimiz şeyin nesnelerinden ibaret. Burada parçalanmış bir zihin var. O zihinde bir çok şey duruyor. Ama neyin nerde durduğu ve nereye konacağı belirsiz. Tüm bu karmaşa yığının arasından "Bir ışık yakalım geçmiş ve gelecek aydınlansın" diyerek sıyrılmak bana mümkün görünmüyor pek..<br /><br />Fakat bir sorum sormam gerekecek: "Bu işin doğası böyle. Gerçek adını verdiğimiz şey zaten üç aşağı beş yukarı böyle bir şey.." dediğimizde biz de sürrealist olabiliyor muyuz?Ömer O.https://www.blogger.com/profile/07117618446938320591noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6763971949954027394.post-65017634758338415022009-08-20T09:07:02.535+01:002009-08-20T09:07:02.535+01:00Tek nefeste okudum, elinize saglik. Soylenecek o k...Tek nefeste okudum, elinize saglik. Soylenecek o kadar cok sey var ki en iyisi susmak.Anonymousnoreply@blogger.com